Alanguva Kurumsal Kimlik Çalışması

Kendi marka kimliğimizi geliştirmek, yoğun emek ve titiz düşüncelerle şekillenen özel bir süreçti. Amacımız, sade çizgiler ve yalın bir ifade tarzı üzerinden net bir duruşu görünür kılmak, aynı zamanda güçlü bir etki yaratmaktı. Böylece değerlerimizi yansıtan ve dışarıya karşı bizi benzersiz kılan kimlik, yeni ofisimizin açılışıyla kalıcı yerini buldu ve biz bu anı büyük bir sevinç ve gururla kutluyoruz.

Proje Künyesi
Tasarım Ekibi: A. COŞGUN, B. EĞLEN
Disiplinler: Grafik ve Dijital Tasarım
Durum: Tamamlanmış
Alanguva - Saflık ve Dönüşüm
Alanguva, Türk-Moğol geleneğinde kutsal bir ana figür olarak kabul edilen, kökeni, saflığı ve dönüşümü simgeleyen mitolojik bir varlıktır. Rivayete göre ilahi bir ışık tarafından dokunulmuş ve büyük hanedanların ataları sayılan çocuklar dünyaya getirmiştir.

Birçok anlatıda Alanguva, beyaz bir dişi geyik suretinde tasvir edilir, gökyüzü ile yeryüzü arasındaki bağı, zarafeti ve rehberliği temsil eden kutsal bir varlık. Bu “Işık Geyiği” imgesi, berraklığı, yenilenmeyi ve yolları aydınlatma gücünü simgeler.

Bugün Alanguva’yı, tarihi, miti ve zamansız değerleri birleştiren bir sembol olarak görüyoruz. O, kökeni ve dönüşümü hatırlatan; bizi heyecanlandıran ve şekillendiren bir ilham kaynağıdır. Bize güzelliği aramayı, ışık ile karanlık arasındaki dengeyi ve berraklık, incelik ve kalıcılıkla üretmenin sorumluluğunu hatırlatır.
























Rivayet edilir ki Alankova, ay ışığının dokunuşuna mazhar oldu. Bir gece çadırında dinlenirken, otağın tepesindeki açıklıktan süzülen parlak bir ışık huzmesi onu sarar, sessizce içine işler ve ona yeni bir hayat bahşeder.

Türk kültüründe otağ yalnızca bir barınak olmanın ötesinde; merkezin, otoritenin ve kutsallığın simgesidir. Otağın tam ortasında yer alan ocak, yaşamın ve soyun sembolüdür. Ocağın üzerinde bulunan tündük ise yalnızca dumanın çıkmasına yarayan bir açıklık değil; gökyüzüyle yeryüzünü birleştiren bir kapı, Tanrı’ya ve evrene açılan bir pencere olarak görülür. Alanguva efsanesinde ay ışığı işte bu kutsal açıklıktan otağa süzülür ve yeni bir başlangıcı, doğumu müjdeler.

Logomuzu tasarlarken bu güçlü imgeden yola çıktık. Çadırı stilize ederek, ay ışığının girişini ikiye bölünmüş bir formda yorumladık. Böylece ortaya çıkan şekil, bir eşiği, bir girişi simgelerken, ay ışığıyla otağı aydınlatıp hikâyemizi de görünür kılıyor.

Aynı formun her defasında farklı desenlere ve yeni stillere dönüşebilmesi ise, mimarlığın çok katmanlı, çok boyutlu ve sürekli değişen doğasına gönderme yapıyor.

Böylelikle logomuz yalnızca bir sembol olmanın ötesine geçti; dönüşebilen, her okumada yeni anlamlar açığa çıkaran ve her bakışta farklı bir katman sunbilen yaşayan bir hikâyeye dönüştü.