Mimarlığın yalnızca yapının sınırlarında kalmayan, doğal ve yapılı çevre arasındaki güçlü ilişkiyi her zaman önceleyen, geniş bir sorumluluk alanına sahip olduğuna inanıyoruz. Peyzaj ile kurulan nitelikli diyalog, bu sorumluluğun merkezinde yer alır.
Peyzaj tasarımıyla, kültürel, ekolojik ve sosyal değerlerin yalın bir biçimde, dış mekânda hayat bulmasına katkı sağlar ve doğayla kurulan ilişkiyi yeniden tanımlarız. Bu sayede kentle, insanla ve çevremizle kurduğumuz bağlar görünür, güçlenir ve süreklilik kazanır.
Her proje, bulunduğu yerin doğal potansiyelinin titizlikle keşfedilmesi ve analiz edilmesiyle başlar. Arazi yapısı, iklim, bitki örtüsü ve mekânın doğal hareketleri, tasarım sürecimizin başlangıcını oluşturur. Tasarımımız, doğal ve yapılı çevrenin kesişim noktasında, disiplinlerarası iş birliği ve deneyimli ortaklarımızla yaratıcı bir etkileşim içinde gelişir.
Amacımız, doğadan gelen bu özellikleri duyarlı ve uyumlu bir şekilde yapılandırılmış mekâna entegre ederek çevresiyle bütünleşen canlı alanlar yaratmaktır. Böylece zamanla değer kazanan, mekânın benzersizliğini güçlendiren ve kullanıcılarıyla anlamlı bir ilişki kuran mekanlar oluşturuyoruz.
hizmetlerini doğrudan üsteliyoruz.
Büyük ölçekli, karmaşık fonksiyonlu veya yasal gereklilikleri olan dış mekan projelerinde ise peyzaj mimarlarıyla işbirliği yaparak hem estetik hem de sürdürülebilir çözümler sunuyoruz.
Peyzaj tasarımı için bir mimarı sürece dahil etmenin en doğru zamanı, planlama sürecinin erken aşamasıdır, ideal olarak bina tasarımıyla eşzamanlı olarak. Böylece iç ve dış mekânlar en baştan uyumlu bir şekilde planlanabilir. Bu da sonradan yapılması gereken değişikliklerin ve bunlara bağlı ek maliyetlerin önüne geçilmesini sağlar. Özellikle yeni yapılar veya kapsamlı dönüşümler söz konusu olduğunda, sürece erken dahil etmek büyük önem taşır.